Güneşin gökyüzünde süzüldüğü gibi süzüldüm kendimden. Böylece kavgalarım bitti ve öfkem dindi. Araya giren mesafeler saygısızlığa vardığından beri birçok söz üzerimdeki tesirini yitirmişti. Gözüm açılır açılmaz bir zamanlar duymaktan korktuğum suçlamalar öneminden sıyrıldı. Sanki kalbime bir delik açıldı ve nefesim git gide orayı sardı. Sanıyorum ki zamanında hissettiğim için kırgınlığımı ve mahcubiyetimi, dönüp kendime söylediklerim ve hatırlatmaya uğraştıklarım değişime uğradı. Böylelikle korktuğum suçlanmaya uğrayınca içimde bir şeyler bana kendimi sorgulatmamaya, verdikleri kötü his birkaç dakikadan uzun sürmemeye başladı ve ben birilerinin hatırlatmasına gerek kalmadan bazı şeyleri görebilir, dışarıdan bana gelen beklentileri önceden sezebilir oldum. Kendimle sağladığım barışın etkisinin yalnızca bana yettiğini bildiğimden, geride bıraktığım insanların kalbini de tamir etmeye çalıştım. O zamanlar geçmişin sırtımızdan tek başımıza atabileceğimiz bir yük olmadığını düşünüyordum, yanılıyordum. Bir süre sonra kendime sık sık sarf ettiğim cümleleri bir başkası kurduğunda yalnızca gülümsedim. Bazı yolları aştım ve düşüncelerimi emin olduğum şeylerden kolayca vazgeçemeyeceğim bir düzene oturttum. Kavgalarım uzunca bir süre evvel bitti. Beni büyüten ve acı çektirdikçe besleten bir sınırın içine girdim. Benliğim böyle böyle öfkeden, hayal kırıklığından sıyrılmaya başladı. Sol şakağıma ağırlık yapanlar hayatımdan bir bir çıktı. Düşüncelerim beni kontrol etmeyi bıraktı, ben onları kontrol etmeye başladım. Benliğimle arama beklenenden çok geç bir zamanda girmeye çalışanlar silinip yok oldular. Şimdi, güneş böyle güzel yükselirken gökyüzünde, benim bir kavgaya daha kalmadı yerim. Geleni kucaklar, affeder ve sonra kapıyı açar gönderirim. Karmaşıklaştıkça bir şeyler, işte şu ufuktaki aydınlık yüz gibi, göğe doğru süzülürüm. Anladım ki konuşarak çözüme kavuşmayan her şeyi susarak kendi içimizde halledebiliriz. Büyüdüm çünkü ben, büyüdük çünkü biz.